The Burnout Society | Byung-Chul Han (Kitap)
Byung-chul Han, kariyerinin büyük kısmını Almanya ve İsviçre’de geçirmiş olan Kore’li bir yazar ve felsefeci. Yorgunluk Toplumu isimli kitabında modern topluma eleştirel gözle bakarken, insanların pek çoğunun neden mutsuzluk içinde yaşamlarını sürdürdüğünü de anlamaya çalışıyor.
Han, toplumun insan vücudunun bağışıklık sistemine paralel bir dille hareket ettiğini belirterek başlıyor kitabına, kendi ve diğerleri olarak yapılan ayrımın tanıdık ve tanıdık olmayan olarak sürdüğünü anlatıyor. Bu bakış açısının politikada olan karşılığı ise istenmeyen bir olayla karşılaşıldığı anda savunmaya geçmek ve tetikte kalmak olduğunu aktarıyor ve buna örnek olarak da Soğuk Savaş yıllarını ve kullanılan dili veriyor. Ancak Han, 21.yüzyılda bu bakış açısının da değiştiğini vurguluyor. Buna göre, günümüzdeki tehditler dışarıdan değil tam tersine artık toplumun kendi içinden geliyor. Geçmişte politikalar olasılıklar ve olası tehditler üzerine şekillendirilirken artık kullanılan dil ‘yapabilir, edebilir’e evrildi. Yasaklamalar ve kanunlar yerlerini motivasyona ve inisiyatif alabilmeye bıraktı.
Tüm bu değişim bireyleri özgürleştirmiş gibi görünse de, kontrolün odağı dışarıdan içeriye doğru kaydığı için sürekli gelişimin sorumluluğu artık bireylere yüklendiği için bireylerde tükenmişlik sendromu ortaya çıkıyor, çünkü tehlike içeriden yükseldiği için bağışıklık sistemi vücudun kendisi ile savaşamıyor.
Çalışma hayatında sürekli bir şeyler başarmak için hedeften hedefe koşan çalışanlar çoğu zaman oldukça sıkıcı ve monoton bir yaşamları olduğunu düşünürler, varacakları noktaya bir türlü varamazlar, her zaman için yolda hareket halinde kalmak zorundadırlar. Eğer dururlarsa, çok büyük ihtimalle sistem dışına itileceklerini bilirler, tükenecek kadar yorgun hissetseler de asla ara veremezler. Çünkü onlar aslında içinde bulunduğumuz sistemin hem zanlısı hem de kurbanı durumundadır.
Han, modern hayatla ilgili olarak paylaştığı diğer bir örnekte çok fazla bilgiye ve eğlence kaynağına maruz kalan insanın bunlarla başa çıkma yolu olarak multitasking yapmayı seçtiğini anlatıyor. Dikkat dağıtıcı pek çok öğe ve sınırsız sayıdaki seçenek arasında, multitasking sanki evrimsel bir basamak gibi karşıdan parlamaktadır. Oysaki, Han, multitaskingi bir gerileme olarak görmekte ve bu eylemi ilkel insanların her an başlarına bir şey geleceği korkusuyla dört bir yanlarını kontrol etmesine, yemeklerini bile rahat yiyemiyor olmalarına benzetmektedir.
Han’ın kitabında sunduğu çözüm ise, toplum olarak bir adım geriye çekilmek, belki yorgunluğu kabul etmek ve mümkün olan çok seçenek arasından hepsine değil sadece birine ‘evet’ demek.

Yorgunluk Toplumu
Byung-Chul Han
2015
63 sayfa
goodreads

tekrar okumaya değer!
# felsefe
2023 kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2022 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2021 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
2020 temmuz
nisan
2019 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
şubat
ocak
2018 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2017 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2016 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2015 aralık
kasım
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
ocak
2014 aralık
kasım
eylül
2013 aralık
kasım