The Mythology of Work | Peter Fleming (Kitap)
Çalışmayı ve çalışma hayatını çeşitli açılardan ele alan Çalışmanın Mitolojisi, çalışmak ile yaşamak kavramlarının ayrılmaz biçimde iç içe geçmesinden ötürü çalışma fikrini sorgulamanın yaşamın kendisini sorgulamaya benzediğini vurgulayarak başlıyor.
Kitapta açıklandığı üzere, pek çok kişi, çalışmanın ötesinde bir yaşam görmekte zorlanırken, dünya adeta, kişinin işinin etrafında dönüyor gibidir. Çalışmaya devam etmenin öncelikli nedeni, yaşamı devam ettirmek yani faturaları ödeyebilmektir. Yaşamak için gerekli parayı kazanmanın ötesine geçildiğinde, yani artık kişi maddi anlamda zenginleşmeye başladığında, çalışmaya devam etmenin gerekçeleri farklılaşır. Ekonomik kriz ve belirsizlik dönemlerinde çalışma temposu daha da hızlanır. Ofiste geçirilen saatler uzasa da, maddi karşılığı aynı kalır, ancak ‘mevcut’ korunmuş olur.
Ofiste geçirilen saatler uzasa bile, ofisten çıkışta, yolda, evde hatta tatilde, kısaca internetin ve mobil cihazların kullanılabilir olduğu herhangi bir noktada iş devam etmektedir. Mobil teknoloji ile her zaman işle bir temas noktası vardır.
Çalışmak başka şeylerin yanı sıra yapılan bir şey olmaktan çıkıp bireyin kendisi olan bir şeye dönüşmüştür. Çalışmak 7/24 devam eden bir hayat tarzı olmuştur. İnsanın sosyal yönü üretimin bir parçası haline gelmiştir. Yazar, bu durumu ‘Ben, İş’ fonksiyonu olarak isimlendirmiştir.
Kitapta yer alan bilgiye göre, Batılı toplumlarda çalışan insanların neredeyse yarısı ekonomik güvenceden yoksundur ve dünyanın büyük kentlerinde çalışma gününün ilk saatinin kazancı, o günün yol masraflarına gitmektedir. (sayfa 11)
Birçoğumuz, bir zamanlar ebeveynlerimizin ya da onların ebeveynlerinin yaptığı gibi salt ise gidip gelmiyoruz. Çalışmak, sadece sembolik (kültürel) gerekçelerle değil, pratik gerekçelerle de bir hayat tarzıdır. Örgütlerin (maliyetlerden tasarruf etmek için) modernleşmesi ve ‘serbest piyasa’ ilkeleri (örneğin rekabetçi bireycilik, performans teşvikleri, vs.) etrafında yapılanan birçok işin giderek daha kaotik bir niteliğe bürünmesi nedeni ile, tamamen kötü işleyen bir istihdam sisteminin maddi masraflarını tümüyle üstlenmeye başlıyoruz. Bunun büyük bölümü de resmi çalışma saatlerimiz dışında gerçekleşiyor: Haftasonunda br toplantıya hazırlanıyor, gece 11’de patrondan telefon geliyor, iş hayatı için önem taşıyan şeyleri (giyecekler, dış bakımı, vs.) kendi cebimizden ödüyoruz. (sayfa 13)
Birçok işin başlıca niteliği taleplerin katlanarak sürekli artmasıdır; işte bu nedenle işimiz hiç ‘bitmez’. (sayfa 15)
Son dönemde yapılan bir araştırma, 9’dan 5’e çalışmanın gerçekten de geçmişin bir kalıntısı olduğunu doğrulamaktadır. Bugün ortalama bir çalışan, işle ilgili e-postalarını sabah 7:42’de kontrol eder, büroya 8:18’de gelir ve işten akşam 7:19’da çıkar… Hükümetin yaptırdığı bir araştırmaya göre, 4,5 milyon kişi haftada bir gün evden çalışmayı istemekte ama buna izin verilmemektedir… Son dönemde yapılan bir araştırmada, Britanya’da üç çalışandan birinin e-postalarını 6:30’dan önce kontrol ettiği, işverenlerin yüzde 80’inin de, iş saatleri dışında çalışanlara telefon açmayı kabul edilebilir bulduğu ortaya çıkmıştır (işverenlerin yüzde 16’sı gece 10’dan sonra telefon açmaktan gocunmaz). (Hart) (sayfa 48)
Kitapta Gallup tarafından 2011-2012 arasında küresel işgücünün ise bağlılık düzeyini ölçmek için gerçekleştirilen 142 ülkeden milyonlarca çalışanı kapsayan araştırmanın sonuçları hakkında da bilgi var. Bu araştırmaya göre, çalışanların sadece 13%’u kendilerini işlerine ‘bağlı’ addediyor, ‘işleriyle ilgili, şevkli, işlerine bağlı, kurumlarına olumlu katkıda bulunan bireyler’ olarak tanımlıyor. İşlerin 63%’u ‘işlerine bağlı olmadıklarını’ belirtmişlerdir. Bu bireyler, esasen ‘zihinlerinde işlerinden ayrılmıştı’, iş saatleri boyunca uyurgezer bir halde dolanıyor, işlerine zaman ayırıyor, ama enerjilerini ya da tutkularını ayırmıyorlardı. Katılımcıların 23%’u ise aktif bir ilgisizlik gösterdiklerini belirtmişlerdir. (sayfa 56)
Çalışmanın Mitolojisi - Kapitalizm Kendine Rağmen Nasıl Ayakta Kalıyor?
Peter Fleming
2017
263 sayfa
goodreads
tekrar okumaya değer!
# felsefe
2024 ocak
2023 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2022 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2021 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
2020 temmuz
nisan
2019 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
şubat
ocak
2018 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2017 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2016 aralık
kasım
ekim
eylül
ağustos
haziran
mayıs
nisan
mart
şubat
ocak
2015 aralık
kasım
eylül
ağustos
temmuz
haziran
mayıs
ocak
2014 aralık
kasım
eylül
2013 aralık
kasım